Eylül

Eylül romanı,  evli bir çift olan Süreyya ve Suat’ın büyük konaktan taşınma planları yapması üzerine Necip’inde bu plana arkadaşça yardımlarıyla başlamaktadır. Suat bu yeni konağın kocasıyla saadetlerine iyi geleceğini, tekdüze ve sıkıcı hayatlarına renk katacağını düşünmektedir. Necip’in ara sıra konağa uğraması çiftin saadetini ve neşesini arttırmaktadır. Bu yüzden çift sürekli olarak Necip’i konağa davet etmektedirler. Necip Beyoğlu’nda takılan ,birçok kadınla beraberliği olan fakat kötü sonuçlarla sonlanan birlikteliklerden kadınların hepsini ihanetle, yalancı saadetlerle kandırılmaktan dolayı suçlamaktadır. Ama konağa gidip geldiğinde Suat’ın kadınlığına, ruhunun inceliğine, kocasına olan sadakatini ve bu mutlu yuvaya hayran kalmaktadır. Zamanla Suat’a olan bu hayranlığı giderek artmış ve hayatında Suat gibi bir kadın arayışına sebep olmuştur. Gerçekten iyi kadınların olabileceği gerçeğine tutunarak bu umutla yaşamaya başlamıştır. Giderek bu hayranlığın aşka dönüşmesi Necip’i ruhen rahatsız etmiş ve bu gerçeğin Suat tarafından öğrenilip aşağılanmasından  korkmuştur. Bu aşkı kendi içinde gizlice yaşamaya başlamış fakat Suat’a ait olan eldivenin hasta yatağında yastığın altından çıkmasıyla bütün gerçekler Suat tarafından öğrenilmiştir. Son zamanlarda Süreyya ile saadeti olmayan Suat’a  Necip’in varlığı yeni bir hayat umudu yaratmış ve bu ikili arasında gizli bir aşk başlamıştır. Süreyya’ya ihanet etmek istemeyen Suat bu aşkın gerçek olamayacağından, olsa bile ruhen ve vicdanen rahat edilemeyerek bir saadetlerinin olamayacaklarını belirterek bu aşka bir son vermişlerdir. Birbirini severek ayrılan çift yıllar sonra çıkan bir yangında hayata beraber göz yummuşlardır.

 

Scroll to Top